vardır böyle bi şey. siz o şehirden istemeden ayrılmışsınızdır ve sanırsınız ki şehir siz olmadan yaşayamaz, soluk bile alamaz. o şehir vardır, çünkü siz içinde yaşıyorsunuzdur. fakat o küçük ziyaretler, suni tenefüsler yok mu, size gerçeği anlatır:
ilk bir kaç ziyaretinizde "aa buraya da bu yapılmış" der ve siz yokken meydana gelen değişikliklere tebessümle bakarsınız. ama zaman geçtikçe şehrin metrosunu nasıl kullanacağınızı bile bilmez bir halde elinizde tek kullanımlık biletle ortada kala kalırsınız. *** kartı burdan mı geçiriyorduk? *** insanlar sizin "yabancı" olduğunuzu anlarcasına cık cık ederler. eğreti duruşunuz gözlerden hatta kendinizden bile kaçmaz. küçücük çocuklardan yer tarifi alırken yakalarsınız kendinizi. üstüne, 12 sene öğrencisi olduğunuz şehirde başka bir şehirden aldığınız paso da geçmeyince bir küfür savurursunuz.
*** ama bu şehir benimdi!***
zamanında okulla ev arası gidip gelmekte olduğunuz 7 yıllık otobüsünüz bir gün sizin hiç bilmediğiniz sokaklara dalıverir, içinizi bir heyecan kaplar. etrafınıza bakarsınız ama herkes sakin, olağan dışı bir durum yokmuşçasına umarsız.
***kaptan nereye gidiyorsun? yanlış yola saptın!!!***
asıl yanlış yapan sizsinizdir. durağınızı bulabilirseniz şanslı bile sayılırsınız.
hala görüşmekte olduğunuz bir kaç dostunuz buluşma yeri olarak o bildik *** 'yi değil de yeni açılan bir alışveriş merkezini verir. siz adına bile alışamadan arkadaşlarınız telefona sarılır. ***nerde kaldın? ******eee, yoldayım! (kabul edin kayboldunuz)***
evinizin dibindeki taksi durağında simasını hatırladığınız taksiciyi saçlarına kır düşmüş halde görünce boynuna atlayasınız gelir. mahallenizin çocuklarının genç adam olduğuna şahit olur, şaşırırsınız. siz yokken herşey "pause" edilmemiş miydi?
*** şu çocukla zamanında çok fena kavga etmiştim, yahu goril gibi olmuş, acaba hatırlar mı? *** diye endişelenirken o sizi tanımaz bile.
tek yapabildiğiniz şey olan eski günleri anmak için arkadaşlarınızla toplanırsınız ama onlar başka bir dili konuşuyorlardır. okulda olan bir olayı, geçen gün oynadıkları oyunun heyecanlı anlarını, adını bile duymadığınız derslerinin ne zor olduğunu...
evde sıkılmakla meşgulken yılladır görüşmediğiniz, konuşmadığınız bir arkadaşınız sizi ev telefonundan arar ki bu mutluluk vesilesidir, yeni gelen bir filmin oynadığı, yüzlerce insanın sessizce bir tek ekrana baktıkları karanlık sinema salonuna davet eder!!!
*** siz gidin, benim biraz işim var( galiba) ***
şehirden ayrı kaldıkça daha hissileşirsiniz. siz oradayken farketmeden değişen kaldırım taşlarının hangisinin altında kar suyu tuzağının olduğunu bile hatırlamaya çalışırsınız. kar demişken...
*** bu şehirde kar ı en son ne zaman görmüştüm? ***
kalın kafanız almıyor değil mi;anlayın artık bu şehir, insanlar siz olmadan da yaşıyor!!!siz bir şehir tarafından terkedildiniz*...
05.05.2005, Gece 5
Tuesday, March 13, 2007
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment